Bayram Namazı

Cuma namazının  farz olduğu kimselere  senede iki defa  Bayram Namazı vacibtir.  Ebu Davud’un Enes’ten  rivayet ettiği  bir hadis-i  şeriften  anlaşıldığına göre  Bayram Namazı, Hicret’in birinci yılında  meşru kılınmıştır.

Peygamberimiz  hiç  terk etmeden  devam ettiği için bu namaz vacib olmuştur. Vacibliği  sünnet ile  sabit olduğu için “Cami-i Sağirde” sünnet denmiştir.

Cuma namazının şartları Bayram Namazı için de  vardır.  Yalnız hutbe  Bayram Namazında  şart değil,  sünnettir. Hutbesiz de Bayram Namazı kılınabilir, ama sünnet terk edilmiş olmakla isaet (saygısızlık) yapılmış olur.

 Bayram Namazının vakti, güneşin ufukta  bir veya iki mızrak yükselip ortalık aydınlandığı zamandır. Her iki Bayram Namazı da aynıdır. İki rek’at olan Bayram Namazı ancak cemaatle kılınabilir.

Kamet  getirilmez, içinden Bayram Namazını kılmaya niyet edilir. İmam “Allah rızası için Bayram Namazını kılmaya niyet ettim” der. İmama uyan da “Bayram Namazını kılmaya niyet ettim, uydum imama” şeklinde niyet eder.

İmam ve cemaat iftitah  tekbirini alır, ellerini kulaklarına götürüp bağlar ve ” subhaneke’yi” okurlar. Bundan sonra üç tekbir alınır. İmam açıktan, cemaatte gizli olarak üç tekbir alır.  İkisinde eller  kulaklara götürülüp  yana salınır, üçüncüsünde eller kulaklara  götürüldükten sonra bağlanır. (Tahrime ve rüku tekbirlerinden  fazla olduğu için  bu tekbirlere zaid tekbirler denmiştir). Her tekbirden sonra  üç defa “Allahu ekber”  diyecek kadar susulur. Üçüncü tekbirde eller bağlanır.  İmam içinden “eüzü Besmele” çekip açıktan Fatiha ve sure okur. “Sebbihi’sme rabbike’l-a la’yı tamamen okumak mendubdur. Müteakiben rüku ve sücud yapılır. İkinci rek’ate kalkıldığında  eller bağlanır. İmam besmele çekip Fatiha ve sure okur. Burada da “Heletake hadisu’I-gaşiseyh” suresini okumak menduptur. Sonra üç zaid tekbir alınır. Yine imam açıktan, cemeat gizli olarak tekbir alır.  Her defasında eller kulaklara götürülüp yana salınır. Dördüncü tekbir rükü tekbiridir. İmamın dördüncü tekbirini duyan cemaat tekbir alır, ellerini kulaklara götürmeden rükü’a varır.

İkinci rek’atte üç zaid tekbiri kıraatten önce almak da  caizdir.  Ancak karışıklığa meydan verilmemesi ve iki rek’at  arasındaki kıraatleri ayırmamak için ikinci rek’atte zaid tekbirlerin, kıraatten sonra alınması evladır ve böyle yapıla gelmiştir.

Birinci rek’atte zaid tekbirleri unutup Fatiha’yı okuduktan sonra hatırlayan imam, tekbirleri alıp tekrar Fatiha’yı okur. Hem Fatiha, hem sureyi okuduktan sonra hatırlarsa tekbirleri alır, ama kıraati tekrar etmez.

İmama  rüku’da yetişen kimse, eğer yetişirse ayakta iftitah tekbirini ve zaid tekbirleri alıp rüku’a gider. Ve rüku’da imama yetişemeyeceğini anlarsa hemen iftitah tekbirini alıp rüku’a gider. Ve rüku’da zaid tekbirleri ellerini kaldırmadan alır. Muktedi, rüku’da tekbirleri tamamlamadan imam rüku’dan başını kaldırırsa muktediden, geri kalan tekbirler düşer.

İmam rüku’dan başını kaldırdıktan sonra imama yetişmiş ise, zaid tekbirleri almaz. Çünkü yeniden o rek’ati zaid tekbirlerle beraberce kılacaktır.

İmama ikinci rek’atte yetişen, imam selam verdikten sonra kalkıp birinci rek’ati kılar. İmama teşehhüd’de yetişen, kalkıp tekbirleri ile beraber iki rek’ati kılar. İmama teşehhüd’de  de yetişemeyen, kendi başına Bayram Namazı kılamaz, isterse dört rek’at nafile kılar.

Namazdan sonra imam hutbe okur. Hutbe aynen Cuma’da olduğu gibi iki hutbedir. İki hutbe arasında biraz oturur. Ramazan Bayramı hutbesinde cemeate fıtır sadakasının hükümlerini, Kurban Bayramı hutbesinde de kurban hükümlerini ve teşrik tekbirlerini öğretir. Cuma hutbelerinde hamd ile, Bayram hutbelerine tekbir ile başlanır. Hutbeyi okurken de arada tekbir getirilir. Hutbede getirilecek tekbir için bir sayı yoktur. Fakat hutbenin çoğu tekbir ile geçirilmemelidir. İmam tekbir aldıkça cemaatte beraber tekbir alır.

Ramazan Bayramı namazı, bir özre mebni  -mesela bayram olduğu ancak öğleden sonra anlaşılmak gibi- bir hal ile yalnız ertesi güne bırakılabilir. Daha fazla ertelenemez. Kurban Bayram namazı ise  özür ile üç güne kadar tehir edilebilir. Ondan fazla tehir etmek sahih değildir.

Bayram günü müslümanlar camide toplanıp hep birlikte Allah’a yalvarırlar. İmam okuduğu hutbe ile onlara öğüt verir, günün önemini belirtir.  Orada bulunanlar, elbette Allah’ın rahmetinden bol bol istifade ederler. Bayram günü camide bulunmak, insana büyük mutluluk verir.

Darimi’nin  ve Buhari’nin rivayet ettiği bir hadise göre, Hz. Peygamber (s.a.v) devrinde Ramazan ve Kurban bayramlarında kadınlarda camiye gelirler, adeti içinde bulunanlar, kadınlar safının arkasında durur, Müslümanların namazını ve duasını seyrederlerdi, Allah’ın Resulu (s.a.v) örtüsü bulunmayan bir hanıma, bir kardeşinin örtü vermesini emretmişti. Allah’ın Resulu, Bayram Namazını kıldırıp hutbeyi irad ettikten sonra kadınların, işitmediğini anlayınca onların yanına gelmiş, onlara da va’zetmiş ve sadaka vermelerini emretmişti.

Ümmi Atiyye şöyle diyor “Allah’ın Resulu (s.a.v) her iki bayramda da henüz örtünme çağına gelmemiş kızların, örtünen kızların, kadınların, hatta adetli kadınların da namazğaha gelmelerini emrederdi. Adetli kadınlar geride durup, müslümanların duasını dinlerlerdi. Peygamber (s.a.v) kadınlara, namazğaha gelmelerini emredince onlardan birisi,

– Ya Resuallah, ya kadınların çarşafı yoksa? dedi. Peygamber (s.a.v);

– Çarşafı olmayana, bir bacısı emanet çarşaf versin, dedi”

Buhari’nin rivayetine göre, “kızlar, kadınlar mescide gelir, adetli kadınlar cemaatin arkasında dururlar, onlarla beraber tekbir getirir, dua eder ve mübarek günün bereketinden yararlanırlardı”

Şevkani şöyle diyor: “Rivayet edilen hadisler, bayramlarda kız, dul, genç, yaşlı, temiz, adetli bütün kadınların mescide gitmelerini meşru kılmaktadır. Fakat iddeti içinde bulunan, çıkması fitneye sebep olan kadınlar çıkamazlar”

Bu hadislerden anlaşılıyor ki, yılda ancak iki defa olan Bayram namazlarında kadınların da gelip kendilerine mahsus bir bölümde namaz kılmaları, nasihat dinlemeleri çok faydalıdır. Ancak onlar için camide bir bölüm ayırmak lazım gelir. Onlar, tamamen aynı bölümde, erkeklerin arasından geçmeden, namaz kılarlar. Yahut erkek saflarının arkasında saf tutarlar.

Kaynak: İslam İlmihali/ Prof. Dr. Süleyman Ateş

 

Yazar: HAKANIM

Görüntüleme: 216 defa

Kategori: İslam

Yayınlanma Tarihi: 14 Aralık 2013

Cevap bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.