Büyük konstantin 1, Constantinus

Roma imparatoru (Naissus [NİŞ], 274’e doğru-Nikomedia [Bugünkü adı İzmit] 337]. Constantinus Chlorus ile Flavia Helena’nın oğlu olan caius Flavius Valerius Aureilius Constantinus, dört imparatorla yönetilen roma tahtındaki veraset anlaşmazlıklarından kaynaklanan iç savaşlar sırasında imparatorluğun geleneksel kurumlarına aldırış etmeksizin, askerlere kendini Augustus ilan ettirdi(306), iktidar üstünde hak iddia eden  başka kişileri de yüreklendiren bu davranışı, Dioclatianus’un kurduğu veraset sistemini çökertmek anarşiye yol açtı. Constantinus, tahtta hak idia eden rakiplerini birbiri ardına saf dışı bıraktı batının tek efendisi haline geldi ( doğu roma imparatorluğu’ysa   315-324 arasında licinius’un yönetiminde kaldı) 324 te licinius’u yenip altı ay sonra da öldürterek, imparatorlukta bütünlüğü yeniiden sağladı.

HIRİSTİYANLIĞIN  TANINMASI

Constantinius’un  hükümdarlık döneminin son derece iki önemli olayı, hıristiyanlığın resmen tanınması ve İstanbul kentinin imaparatorluğun merkezi olmasıdır.

Constantinius, hııristiyanlığın  gelişmesine yardımcı olarak,  Maxentius’un romalılaştırılmış ordularına karşı koymak ve Licinius‘un tahtını ele geçirmek olanağını buldu. Hıristiyan olan annesi  Helena’nın verdiği  hıristiyan eğitiminin etkisiyle, hıristiyanlığı o tarihe kadar karmakarışık olan İmparatorluk birliği sağlam aracı olarak gördü. Buna uygun olarak da, hıristiyanlar yararına yaptığı girişimleri artırdı. 313 yılında milano fermanı’yla  hıristiyanlara, dinlerini serbestçe uygulama hakkı kazandırıldı ve devletin el koyduğu mallar geri iade edildi.

İZNİK KOSİLİ. Yeni kurulmuş olan Klise, bazı sorunlarla karşı karşıya kaldı; mezhep sapkınlıklarının doğup  önemli  iç bunalımlara yol açmaları. Constaninius sorunlara son vermek için 325 yılında  İznik konsili’ni topladı henüz vaftiz olmadığı halde bu konsilde airusculuk (İsanın tanrı olmadığını benimseyen mezhep) suçlandı her hıristiyanın uyması gereken katolik doğması kaleme alındı.

İSTANBUL’UN MERKEZ OLMASI

Constantinius’un roma imparatorluğun’un merkezini değiştirmek istemesi belli bir ölçüde, gelişme süreciyle ilgiliydi; Roma’daki çok tanrılı dinlerin tapınaklarından ve geçmişin değerlerinden henüz kopamamış roma halkına sırt çevirmesinin kaynağı o tarihlerde doğu’da çoğunlukta olan hıristiyan halkını yönetmek isteğidir.

Bu isteğini gerçekleştirmek için askeri ve siyasal amaçlarına ulaşmasına elverişli olan (Boğazın iki yakasına yayılmış olan kentin Dünya’da eşi bulunmayan doğal limanı, 250m’lik zincirle düşman donanmalarına kapatılabilirdi) Eski bizans kentinin adını konstantinopolis’e (Constantinius’un kenti) çevirdi ve uzun çalışmalar sonucu tamamlana dev surlarla, kentin savunulması daha da kolaylaştırıldı.

GÜÇLÜ VE MERKEZİ BİR BÜROKRASİ

Constantiinius ayrıca imparatorluğunun görünümünün değişmesinde yukarıdaki iki olay kadar etkili olan bir dizi reformla, büyük bir yönetici olduğunu ortaya koydu.

Gerçekleştirdiği reformlarla, roma imparatorluğunu yalnızca bir despot değil, aynı zamanda merkezi ve güçlü bir bürokrasinin tartışılmaz efendisi olduğunu gösterdi. Tarihsel evrim içinde Diocletianus’tan sonraki yerini aldı. İmparatorluğu yeniden örgütlerken, özellikle Sasani imparatorluğu’nun örneğini oluşturduğu Asya tipi bir iktidar modelinden esinlendi.

(Sasani imparatorluğu, uçsuz bucaksız topraklar üstünde uzanmasına karşın, göreceği güçlü bir dinginlik içinde yaşamaktaydı), Tanrısal hakkı yasallaştırdığı ve imparatorluğu oluşturan bütün ülkelerde çok az yayılmış olduğu için hiristiyan lık,, Constantinius’un istediği birliğin  ve imparatorluk otoritesinin sağlanmasında gerekli ideolojik silah olabilirdi.

İmparatorluğun yönetim sürecinde birleştirilmesi,  iki büyük reform önemli rol oynadı: Hükümet darbesi yoluyla bir imparatoru tahta çıkarabilecek ya da tahtından indirebilecek gerçek bir tehlike olan imparatorluk praetor  birliğinin (muhafız birliği) ortadan kaldırılması; valilerin askeri gücünün  bölgelerdeki en yüksek idari görevlilere devredilmesiyle, sivil güç ile askeri gücün kesin bir biçimde ayrılması[bunun başlıca nedeni, kendide imparatorluğun geleneksel kurumlarına aldırış etmeksizin tahtı ele geçirmiş olan Constantinius’un valilerde güvenmediği için etkilerini azaltmak istemesiydi. Constantinius’un öteki reformları arasında da eyaletlerin sayılarının çoğaltılarak bölgesel iktidarın parçalara ayrılması ve bazı Bizansa geleneklerine paralı askerlerden oluşan orduları kullanmaya başlaması sayılabilir.

 

 

 

 

 

Yazar: kaRnaK

Görüntüleme: 208 defa

Kategori: Biyografiler, Genel, Tarih

Yayınlanma Tarihi: 18 Temmuz 2013

Cevap bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.