Sohbet Girişi
Kategoriler
Nezi’ Halinde Bulunan Bir Hastaya Ne Yapılır? Nezi’ halinde bulunan kimseyi, kendisine zorluk olmazsa yüzü Kıble’ye karşı gelmek üzere sağ tarafına çevirmek sünnettir. Başı biraz yükseltilerek sırt üstü yatırmak da caizdir. Böyle hastanın yanında kelime-i şahadet getirmek sünnettir. Peygamberimiz: ” Ölülerinize lailehe illallah telkin ediniz.” “Son sözü lailehe illallah olan kimse Cennet’girer” buyurmuşlardır. Ölenin yanında şahadet getirilirki o da hatırlayarak şahadet getirsin. Yoksa ısrar ile “sende böyle söyle” denmez. Zira o, güç bir haldedir. Bir defa söylese kafidir. Bu telkini hastayı sevenlerden biri yapmalıdır. Yakınları ve komşuları ona karşı son görevlerini yapmak için hastanın yanında bulunurlar. Yanında Yasin okunur. Ra’d Suresini okumak da iyidir. Hasta vefat edince ağzı kapatılır, çenesi bir bez ile başından bağlanır ve gözleri yumulur. Elleri yanlarına getirilir. Bunu yapan kimse; “Bismillahi ve ala milleti rasülillah. Allahumme yessir aleyhi emrehü ve sehhil aleyhi ma ba’dehü ve es’id bi likaike ve’c’al ma harece ileyhi hayran mimma harace anhu” der. Manası: (Allah’ın adıyla ve Allah Resülünün dini üzerine olsun. Allah’ım, bunun işini kolaylaştır. bundan sonraki halini kolay yap, bunu Seni görmekle mutlu eyle, vardığı dünyay, ayrıldığı dünyadan hayırlı eyle.) Sonra ölünün üstüne bir örtü çekilir, yanında güzel tütsü yakılır. Şişmemesi için karnının üstüne bir demir parçası veya ayna konur. Ölümden sonra yıkanıncaya kadar yanında Kur’an okumak mekruhtur. Hastanın öldüğü iyice anlaşıldıktan sonra acele kefenlenip defn edilir. Yalnız kesin ölüm halinin anlaşılmasını beklemek ve gereğinde doktorun görmesi lazımdır.
Ölü bir teneşir üzerine veya bu yoksa yüksekçe bir yere sırt üstü yatırılır. Edeb yeri bir bezle sarılıp örtünün altından ve bez yoksa örtünün üstünden yıkanır. Sonra ölüye bir abdest aldırılır. Ellerini bileklerine kadar yıkamaya lüzum yoktur. Yüzünden başlanır, zorluk olduğundan ağzına, burnuna su verilmez. Parmağa sarılı bir bezle dudaklarının içi, dişleri ve burun delikleri ıslatılır. Kolları yıkanır, başına meshedilir, ayakları yıkanır. Böylece abdest aldırdıktan sonra üzerine ısıtılmış tatlı su dökülür. Saçı ve sakalı hatmi ile, hatmi yoksa sabunla yıkanır. Başı ve bedeni temizlenir. Sonra sol tarafına çevrilerek sağ tarafı yıkanır. Dökülen sular, sırtının teneşire gelen yerlerine kadar vardırılır. Bu kez sağ tarafına çevrilip sol tarafı yıkanır. Bundan sonra yıkayıcı, ölüyü belinden yukarı kendine yaslayıp karnına yavaşça dokunur. Ölünün vücudundan bir şey çıkarsa onu da yıkar. Fakat yeniden abdest ve gusül aldırmaz. Yıkamayı üç defa yapmak sünnettir. İhtiyaç varsa daha fazla yapılır. Dağılmak üzere şişmiş ve dokununca dağılacak durumda bulunan ölünün üzerine sadece su dökmekle yetinilir. Ölünün tırnağı kesilmez, saçı, sakalı veya bıyığı kırpılmaz, taranmaz ve başına sarık sarılmaz. Cenazenin yıkandığı yer örtülü olup yıkayıcıdan ve yardımcısından başka kimse girmez. Yıkayıcı, gusül farzını düşürmeye niyyet ederek “Besmele” çeker. Yıkama sonuna kadar “Gufraneke ya Rahmin (Bağışlamanı dileriz ey çok merhametli)” der. Ölünün, yayılması uygun olmayan hallerini görürse kimseye söylemez. Ölüyü, kendisine en yakın biri veya takva sahibi, güvenilir bir kimse yıkar. Erkeği erkek, kadını kadın yıkar. Yıkayan kimsenin cünup halde bulunması mekruhtur. Kadın kendi kocasını yıkayabilir. Fakat erkek, karısını yıkayamaz. Yıkayacak kimse bulunmazsa kocası ona teyemmüm ettirir. Hanefi mezhebinin görüşü budur. Fakat Hz. Aişe’nin anlattığı şu hadisten, karı kocanın birbirlerini yıkayabileceği anlaşılmaktadır; “Peygamber (s.a.v) bir cenazeden (veya Baki kabristanından) döndü, başımda bir ağrı hissediyorum, vay başım! dedim. “Benimde başım! Aişe, dedi. Sonra (şaka için) buyurdu ki: “Ne olursanki sen benden önce ölsen de kalkıp seni yıkasam, kefenlesem, üzerine namaz kılıp seni gömsem” Hadisten, erkeğin , karısını yıkayabileceği hükmü çıkar. Buna kıyasen kadın da kocasını yıkayabilir. Nitekim Hz. Aişe’nin “Eğer geride bıraktığım yıllar önümde olsaydı, Peygamber (s.a.v)i, karılarından başkası yıkamazdı. “dediği rivayet edilir” Hz. Ebubekir’i karısı Umeys kızı Esma; Hz. Fatima’yı da kocası Hz. Ali yıkamıştır. Henüz dikkati çekmeyen kız çocuğunu erkek, ve mürahik olmayan erkek çocuğu kadın yıkayabilir. Ölüyü öpme de bir sakınca yoktur. Kaynak: İslam İlmihali/ Prof.Dr. Süleyman Ateş
Kategoriler
kaRnaK
Bu cenazeye dair hükümler konusu benimde merak ettiğim bi rkonuydu