Botticelli (Alessandro di Mariano Filipepi)

botticelliİtalyan ressamı (Floransa, 1444 Floransa, 1510)

Asıl adı Alessandro di Mariano Filipepi olan Botticelli, çok genç yaşta, güzel sanatlar alanında çalışmak için sepicilikle uğraşan babasından izin isteyerek bir kuyumcunun yanına çırak olarak girdi. On beş yaşında Filipo Lippi’nin yanına girerek resim, desen ve geometri öğrenmeye başladı, ustasının Floransa’ya gitmesinden sonra, Antonia Pollaiola’nın ve Verrocchio’nun (bu konudaki bilgiler kesin değildir) yönetimi altında çalıştı. Üslubunun oluşmasında Lippi’nin  ve Pollaiola’nın etkisi oldu (yapıtlarında Lippi’nin üsluplaştırma eğilimi ve Pollaiola’nun gerçekçiliği görülür). İlk tablolarıyla, özellikle kahinlerin tapınması (Floransa’da Uffizi Müzesi’nde) ve Madonna  (Louvre müzesinde)  daha 1470 yılında büyük  şöhret kazandı ve 1472 yılından sonra İtalyan ressamlarından biri sayıldı (Filippo Lippi ölürken, oğlu Flippino’nun sanat eğitimini Botticelli’ye bıraktı). 1480’de muhteşem Lorenzo de medici’den bir sipariş aldı ve o tarihten başlayarak Floransalı resim ustalarıyla yakın ilişki içerisinde oldu.

Olgunluk döneminde (1485’e doğru-1490) özellikle ilkbahar Venüs‘ün doğuşu adlı başyapıtıyla  ve en güzel madonnalarıyla  dikkati çeken Lorenzo di Medici için ilahi komedyayı  resimleyen ve sipariş üstüne bir çok çalışma yapan Botticelli,  1491 yılında tanıştığı Savonarola’nın büyük ölçüde etkisinde kaldı.  Sanatının doruğuna ulaştıktan sonra, 1497’de resim yapmayı bıraktı ve yapıtlarının çoğunu yaktı. Savonarola’nın idamından (1498) sonra umutsuzluğa kapılan ve yoksullaşan Botticelli, Lorenzo de Medici II gibi koruyucuların desteği sayesinde yaşamını sürdürmüştür. Vasari’ye göre Botticelli bu olaydan sonra resim yapmamıştır ama, 1505 yılından kalma önceki tablolarının  daha çok düşük düzeyde olan İsa’nın Doğuşu adlı bir tablosu ele geçirilmiştir. Daha ölümünden önce unutulan sanatçı 19.yy’da John Ruskin ve önraffaellocular   tarafından yeniden keşfedilmiş ve o tarihten sonra uluslararası bir ün kazanmıştır.

SANATI

Rönesans dönemindeki yeni eflatuncu soyutlama ile hümanist gerçekçilik diye adlandırılabilecek  iki akımdan esinlenen Botticelli, 15.yy’da sonundaki Floransa sanatının doruk noktasını simgeler. Yapıtlarına kesin bir geometrik düzen hakimdir; bazende biçimler arasında bir bakışımlılık görülür: Kişileri çerçeveleyen beşgen ya da ongenlerin yer aldığı  benzer çemberlerin varlığı. Rönesans dönemindeki  bütün İtalyan resminin en belirgin özelliği olan bu kompozisyon  kaygısı, Botticelli’nin de ağır basan özelliklerinden biridir  Yapıtlarındaki arabesk  katı bir iskelet ya da anlamsız birer öge değildirler ; hareket ve duruşun inceliğini, ince uzun bedenli, uzun boyunlu ve yüzünde ciddi bir anlam taşıyan kadının zarifliğini çevreleyen bir doku oluştururlar.  Bütün bu özellikler Botticelli’nin dinsel olmayan alegorileri işlediği yapıtlarında bile hıristiyanlığa duyduğu ilgiyi yansıtır. Ama büyük bölümünü sipariş üstüne yaptığı dinsel konulu tablolarının çok sayıda ve üstün nitelikli olmasına karşın, Botticelli, dinsel bir ressam değil, güzelliği arayan bir ressam olmuştur.

Yazar: kaRnaK

Görüntüleme: 216 defa

Kategori: Biyografiler, Genel

Yayınlanma Tarihi: 15 Kasım 2013

Cevap bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.