Enteresan bir ülkede yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz. 1 kg bal ne kadar ve ne kadar besin değeri taşıyor. 1 kg baklava ne kadar ve besin değeri ne. Ya da bir litre süt kaç lira, 1 litre gazlı içecek kaç lira ve bunların insan sağlığına faydası neler. Tüketici olarak pek bunların hesabını yapmadan yaşıyoruz. Bal şifa olsa da üreticileri satış fiyatından memnun değil, haklılar da. Neyden yapıldığı belli olmayan baklava ya da diğer bu tip ürünlerin satış fiyatı malum. Millet hiç umursamadan 1 kg baklavaya 50 lira verip alıyor. İş bala geldimiydi oooooooo çok pahalı. Sordunuz mu,  baklavanın muhteviyatı, tereyağı, fıstık vesaire vesaire, hepsi 1. kalite. Buna benzer örnek bulmak çok kolay, 2 litre kolaya 3 beş lira verip alıyoruz, bir akşam yemeğinde tüketiyoruz. İş süte geldimiydi ooo litresi 2 lira.

Ben Mersin'in Tarsus ilçesinde Arıcılık ile henüz tanışan biriyim. Yaklaşık bir yıldır arıcılık belgesi için halk eğitim merkezinin açacağı kursu bekliyorum. Sanırım belge almak isteyenlerin biraz artmasıyla bu kurs başlayacakmış. Oysa ki kış sezonundayız, şu sıralar böyle bir uygulama başlamış olsa, bahar ayına belgemizi almış olarak çıksak, çok daha güzel olacak. Ya da bu kurs işini il bazında birleştirseler ve kursiyer sayılarını artırsalar. Yani bir an evvel belgemizi almış olsak, kafamızda ki soru işaretleri kalksa, biz arıcılar için çok büyük bir destek olur sanırım.

Arı kovanı yapımı hassas bir iştir, öyle hızardan iki tahta almayla bu iş olmaz. Arıcılık işiyle uğraşanlar iyi bilir ki, bu işin sermayesi kovandır. İyi bir arı kovanı uzun müddet doğa koşullarına karşı direnç göstermelidir. Özellikle dikkat edilmesi gereken şey ise ağacın nem oranının düşük olmasıdır. Yani halk tabiri ile kurutulmuş ağaçtan yapılmalıdır. Kurutma işlemi farklı şekillerde yapılabilmektedir. Asıl konumuza gelir ise, yaş ağaçtan asla kovan yapılmaz. Ben bu konuya çok dikkat eden birisi olarak arı kovanı satan ve ya imalatınıy apan arkadaşlara önemli bir tavsiyem olacak. Malzeme karşılığında kovan elbette yapılabilir ancak, arıcı işin detayını duymuş olsa da başına gelmez ise bilmez. Bu konuyla ilgili bir anımı sizlerle paylaşmak  ve inşallah bu vesile ile sıkça yapılan bu yanlışa da belki bir nebze olsun fayda sağlayacağım. Bir kaç yıl kadar önceydi, bir arıcı arkadaşa kovan yapıp satıyordum, memnunduk birbirimizden (şu an yine iyi dostuz). Bu arkadaş nereden bulmuş ise bir yerden ağaç bulmuş ve yanıma geldi, bana kovan yap dedi. Ağaç var, kaç lira olur. Dedim ki birdakka dur, önce bu ağaç faturalımı, öyle ya kaçak ağaç da olabilir. Kaçaksa buralara hiç getirme ben o işlere girmem. Faturalıysa da ağacı bir görmem lazım. Her neyse, ağaç faturalı, bir şekilde hızardan alınmış, detayını bilmiyorum. Ancak, ağaç yaş hem de öyle böyle değil, resmen su akıyor. Dedim Mehmet ağbi, bu yaş ağaçtan kovan yapılmaz. Bu ağacı ya fırında kurutturalım ya da bu sezon olmaz, seneye yapalım. Detaylarını hızlı geçiyorum, Mehmet abim bana darıldı ve aynı ağaçtan başka birisine kovanını yaptırdı. Tabi ben kötü arkadaş oldum, bir işi düştü yapmadım (böyle düşündü). Daha sonra yanıma da geldi, yaptırdığı kovanları ballandırarak anlattı. Neyse ben sonuç olarak 80 adet kovanı bu arkadaşa o sezon yapmadık, satmadık. Sonraki yıl, amman Allahım, yanıma bir geldiki barut, kovan yaptırdığı kişiye veryansın ediyor. Dedim, Mehmet abi, senin hiç mi suçun yok, dedi ki yok. Yau ben sana demedim mi yaş bu ağaç. Sen olmaz dedin, o da olmaz deseydi ben boşuna masraf etmemiş olurdum.
Sonuç olarak, müşteri yap diyebilir, esnaf gerçek bir esnaf ise, olmaz der. Bu işin olumsuz tarafları da hep yapan kişiye çıkarılır. Ben bir sezonda biraz maddi kayıp yaşayabilirim, ama, yapan kişi belki o sezon bir kazanç sağlar ama, daha sonraki yıllarda bir müşteri on müşteriyi de kaçırır ve ağzınla kuş kapsan nafile. Burada çıkarılacak sonuç, yaş ağaçdan kovan yapılmaz, yap diyen olursa da kendini bilen kovancı asla yapmaz.

Varroa hastalığı Arıcılık yapanların aşina olduğu bir konudur. Bu hastalık çaresiz bir durum olmamakla birlikte, kesin çözüm olarak da bir seçenek yoktur. Sürekli olarak warroa ile mücadele etmek gerekiyor. Çok çeşitli yöntemler, sağlık bakanlığından onaylı ilaçlar vardır. Şahsen ben warroa ile mücadele ederken en çok dikkat ettiğim konu; bir ilacı iki yıl üst üste asla kullanmıyorum. Şu an arılarımın durumu an itibarı ile iyi şükür. Benim sizlere warroa için bir kaç şey daha önereceğim, hem maddi olarak külfetsiz, hemde faydasını gözlemlediğim doğal yöntemler. Birincisi şu; kış mevsimi dolayısıyla evlerde narenciye ürünü muhakkak oluyordur. Ben özellikle portakal kabuklarını atmıyor, güneş de kurutuyorum, sobanız varsa üstünde de güzel kurur. Kurutulmuş portakal kabuklarını körükde yakıyor, hem dumanlama işlemini yapıyor, hemde warroa için organik ilaçlama yapmış oluyorum. Bir de Ağustos aylarında arılığınız çevresinde ceviz ağacı görürseniz, sahibinden izin alarak cevizlerinden biraz isteyin veya parayla satın alın. Yaş cevizin dış kabuklarını bir bıçak yardımıyla sıyırın, eliniz kararabilir, ona da dikkat edin. Yaş ceviz kabuklarını yine körüğünüzde yakarak hem arılarınızı kontrol edin, hem de warroa ile organik olarak da mücadelenizi yapmış olun. Ben bunların faydasını gördüm, umarım sizlerde görürsünüz.

Cümleten tüm arıcılık camiasına merhaba,

Kısa sürede tanışıp verimli paylaşımlar yapmak dileği ile

herkese başarılar dilerim

Sanırım işlerin içinde en zor olanı arıcılık mesleğidir. Arı balının satılmasını duydum fakat, arıların satışları nasıl olur onu çok merak ediyorum.

Selamun Aleyküm; Bütün arıcılık yapan ve forum sitesinde emeği geçenlere kolaylıklar dilerim.

Arı sokmasına alerjisi olanlar dikkat, Dikkat diyorum çünkü, bizzat gözlerimin önünde ölümden dönen eniştemin halini sizlere anlatmak istiyorum. Ben arıcılığa başlarken eniştem de heveslendi, o da bir kovan arı alıp getirdi benim arılığa. Eniştem hızlı adam, hele bir kaç kovanla başla, bu yıl böyle geçsin, seneye artırırsın dememe ve ailece yaptığımız ısrarlara rağmen bir baktım arılıkta on tane kovanı olmuş. Yetmez, daha da artıracak, arı satın almak için sağa sola haber bırakıyor. Maddi durumu da iyi, seviyor doğayı, dağları, bayırları. Ben yoktum, arılığa gitmiş ve her nasılsa göz civarından öpülmüş. Göz şiş, gündüz beraberdik arılardan falan konuştuk, iyiydi, sadece gözü şişmişdi. Akşam bir yerde yemekteyim, yiğenim aradı, dayı bir gelsen babamın pek hali yok. Zaten kalbinden amaliyatlı, koşarak gittim. Aman Allahım, bembeyaz olmuş, istifra ediyor, olacak gibi değil. Hemen ambulans aradık, 4 kişi sedyeyle hastaneye. Bir gün yattı, çok şükür bir şeyi kalmadı. Ama arı sokmasına alerjisi varmış, doktorun ifadesi, vücutta ki bağışıklık sistemi iyi çalışmıyormuş, birazda teknik ifadeler. Arıyı çok seven eniştem bir anda yıkıldı, dayanamadı, yine gitti arılığa. Ailecek  ısrarlarımız sonucunda hızlı başladığı arıcılığa yine kendine yakışır şekilde hızlıca bıraktı. Ölümden döndü, arı sokmasına karşı alerjisi olanların çok ama çok dikkat etmesi gerekir, mümkünse arıcılık sevdasından hemen uzaklaşmalı. Astronot gibi giyinsen ne fayda arı bu, bir açık buldumu öpüveriyor.

    Hakiki bal nasıl bulurum diyerek, kara kara düşünenler için bir kaç tavsiyem olacak. Bal arıcıdan alınır, arıcılık yapan tanıdıklarınız var ise, samimiyetine de güveniyor iseniz aradığınız adres orasıdır. Ancak, marketlerde satışa sunulan markalı balları da tercih edebilirsiniz (bilindik marka olmak kaydıyla).  Hakiki bal nektarı bol olan yüksek rakımlı, arıcı tarafından şeker desteği yapılmadan sadece çiçek tozlarından üretilen baldır. 
Resimde gördüğünüz bal, benim ve can yoldaşlarım olan arılar tarafından yaklaşık 700 m. rakımda, hiç bir şeker desteği verilmeden üretilmiş hakiki baldır. Kara kovan diye tabir ettiğimiz, diğer adıyla tabut kovanda bu bal arılar tarafından yapılmıştır. 2015 sezonunda fazla bir üretimim olmadı, deneme üretimiydi ve sadece aile içinde tükettik. Zaten resimde de far etmişinizdir, peteğin yarısı görünüyor. Son kalan bal da bitmeden resmini çekip paylaşmak istedim. İnşallah 2016 sezonunda bu baldan verim alabilirsek  satışa da sunacağız. Fiyat olarak şimdiden bir şey de söylemek istemiyorum, hele bir hasat zamanı gelsin, bakacağız duruma. Eş dost ile tükettiğimiz bu bal hakiki baldır, tadan dostların hepsinden çok olumlu eleştiriler aldık.

Bir babayiğt çıksa da şu eşek arılarını ıslah etse, üstelik bal yapan cinse çevirse. O gövdeyle iyi de bal yapar, Türkiye bal verim ortalaması değişir gibime geliyor. Gavur arı, kaptığını götürüyor, kovanların önünde nöbet tutyor. Gerçi icabına baktım bakmasına ama, bir yerlerden illa ki gene çıkıyor. Tuzak falan tüketmiyor bunları, size tavsiyem, inlerini bulun ve yuvalarını yok edin. Sezonda hazır kıta bu geberesicelerin peşindeyim. İşi gücü bırakacam, bulacam yine yuvalarını ve imha edecem.