Amasya’nın Coğrafi Özellikleri

amasyaKaradeniz Bölgesinin, Orta Karadeniz bölümünde il. Yüz ölçümü 5 520 km, 323 o79 , merkezi Amasya kenti olan Amasya ilinin  yedi ilçesi  vardır;  Merkez, Göynücek,  Gümüşhacıköy, Hamamözü, Merzifon, Suluova, Taşova.

Doğuda Tokat, güneyinde Yozgat, batıda Çorum, kuzeyde Samsun illeriyle sınırlı olan Amasya ilinin yüzey şekilleri bakımından dikkati çeken özelliği,  il topraklarını  bir baştan bir başa geçen Yeşil ırmak ve kolları boyunca dar boğazlar ile ovaların anlaşarak  birbirini izlemesidir. Bunun en güzel örneği, il merkezinin bulunduğu vadi ile yanı başındaki ovadır. Merzifon ovası,  Suluova ve Taşova adı verilen  ovalar, hep vadilerin genişlediği kesimlerdedir. İlin en yüksek noktasını Amasya kentinin kuzeyinde yükselen Akdağ oluşturur. [2 062]

Amasya ilinde görülen iklim, mevsimler arasındaki ısı farkları az ve her mevsimi yağışlı Karadeniz kıyı ikliminin, karasal etkilerle değişikliğe uğramış bir biçimidir.  Amasya kentinde bulunan meteoroloji istasyonunun yaptığı gözlemlere göre, en soğuk ayın ortalama sıcaklığı 3,2 °C, en sıcak ayın ki ise 23 °C’tır. Günümüze kadar kaydedilen en düşük sıcaklık -11,8 °C’tır. İl merkezindeki yıllık yağış ortalama olarak 412 mm’dir. Amasya’ya göre daha yüksekte bulunan Merzifon’da değerler daha farklıdır. En soğuk ay ortalaması 1,3 °C, en sıcak ay ortalaması 21,4 °C,’tır.

Amasya’nın can damarı Yeşilırmaktır İlin aşağı yukarı bütün suları bu ırmakta toplanır. Yalnız, kuzeybatıda bulunan küçük bir kesimin suları il dışından geçen Kızılırmak’a gider. Yeşilırmakın önemli kollarından olan Tersakan çayı  ve Çekerek suyu, Amasya il sınırları içinde Yeşilırmaka kavuşur. İlde önemli bir göl yoktur. Küçük ama çevre güzelliğiyle dikkat çeken Borabay gölü, son yıllarda turistik  önem kazanmaya başlamıştır.

Amasya ilinde yüzeyin beşte biri ormanlarla kaplıdır. İlin yüksek kesimlerinde yer yer sarıçam, karaçam, kayın ve meşe ormanları görülür.

Amasya’nın tarihçesi;

Kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmeyen, ama tarihinin Hititler dönemine kadar indiği sanılan kentin eski adı Amaseialidi. İ.Ö.63’te Roma İmparatorluğu’na katıldı. İ.S.III.yy’da önemli bir piskoposluk merkezi oldu. VIII.yy’ın  başlarında  Müslüman araplar tarafından alındıysa [712] da, çok geçmeden yeniden Bizanslıların eline geçti. XI.yy’da Türkler tarafından fethedilen kent, Danişmentoğulları tarafından yönetildi. XII.yy’da Kılıçarslan II tarafından Selçuklu Devleti’ne katıldı. 1243’te Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğolların eline geçti. Amasya, Moğol valileri tarafından yönetilmeye başlandı. Daha sonra, Sivas ve çevresinde egemen olan Eretna Bey’in  ve onun mirasçılarının eline geçti. Yıldırım Beyazıt tarafından 1398’de Osmanlı topraklarına katıldı [Yıldırım, Amasya’nın  idaresini oğlu Çelebi Mehmet’e bıraktı]. Ankara Savaşı’nda [1402] babası tutsak düşen Çelebi Mehmet, kuvvetleriyle Amasya’ya çekildi ve kardeşleriyle giriştiği savaşta kenti üs olarak kullandı. Daha sonra Osmanlı Devleti’nin doğu sınırı yakınında stratejik önemi olan bir merkeze dönüşen Amasya, bu dönemde  padişahların da zaman zaman uğrayıp bir süre oturdukları bir kent oldu; söz gelimi Yavuz Sultan Selim,  Çaldıran Savaşı dönüşünde kış mevsimini Amasya’da geçirdi;  Kanuni de Nahçıvan seferi dönüşü bir süre Amasya’da kaldı; İran, Osmanlı Devleti arasında 1555 yılında imzalanan Amasya Antlaşması, Kanuni’nin, Amasya’da kaldığı sırada gerçekleşti. XV. ve XVI. yy’larda da,  şehzadelerin yönetim tecrübesi kazanmak için  valilik yaptıkları merkezlerin başında gelen Amasya, bu sayede gelişti ve bir çok önemli mimarlık yapıtlarıyla süslendi. XI. yy’ın başlarında 55 mahallesi bulunan, nüfusunun 8 000 kadar olduğu tahmin edilen kent, XVI. yy’da da aynı mahalle sayısını korudu; nüfusuysa yaklaşık 10 000’e ulaştı. Ama 1555’teki büyük yangınlardan ve daha sonra ki Celali isyanlarından etkilenmesi sonucunda büyük ölçüde geriledi.  Mahalle sayısı XVII. yy’da 53’e, XVIII. yy’da 36’ya düştü. Bununla birlikte çok sayıda eğitim kurumuyla [medrese] önemli bir kültür merkezi olma niteliğini daha sonraki yüzyıllarda da sürdürdü; 1861’de kenti ziyaret eden Fransa gezgini George Perrot, çok sayıda medrese bulunduğunu ve bu medreselerde 2 000 kadar öğrencinin olduğunu belirterek, Amasya için “Anadolu’nun Oxford’u” deyimini kullanmıştır.

Yakın dönemlerde Amasya tarihini ilgilendiren  en önemli olay ise Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ilk günlerde  [22 Haziran 1919], “Amasya Genelgesi”nin kentte yayınlanmış olması.

Yazar: HAKANIM

Görüntüleme: 712 defa

Kategori: Coğrafya, Genel

Yayınlanma Tarihi: 18 Kasım 2013

Cevap bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.