Ağrı ili

Doğu Anadolu Bölgesi’nin  yukarı Murat-Van bölümünde il. Yüz ölçümü 11 376 km², nüfusu 1990 sayımına göre  437 000, merkezi Ağrı  kenti olan  Ağrı ilinin  8 ilçesi vardır; Merkez, Diyadin, Doğubeyazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay,  Tutak. Doğuda İran  toprakları, kuzeyde Iğdır ve Kars, batıda Erzurum, güneybatı da Muş, güneyde Bitlis ve Van illeriyle sınırlı olan Ağrı ili,  ülkemizin yüksek köşelerinden birini oluşturur.  Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı dağı [ilin adı buradan gelir],  ilin kuzeydoğu sınırları üstünde yer alır. Ayrıca il sınırları içinde,  yükseltileri  3 000 m’yi aşan pek çok doruk sıralanır. Yükseltisi 1 500 m’nin altına inen yerlere  çok ender rastlanır. İlin kuzeyinde  bir sıra olacak biçimde dizilmiş olan dağlar,  batıda eski Erzurum-Ağrı yolunun geçtiği Tahir gediğinden doğuda Ağrı dağına kadar uzanır. Kuzeydoğu da  Ağrı dağından başlayarak güneybatıya doğru  sıralanan  yanardağ kökenli dağlardan   Tendürek ve Aladağ, Ağrı Van il sınırları üstünde  yükselirler. Kuzeydeki yüksek dağlar ile güneydeki yanardağ kökenli yüksek dağlar  arasında kalan ilin orta kesimlerinde ise, yüksek düzlüklere rastlanır.  [Karaköse ovası, Dogubeyazıt ovası, vb.]. Bu çukur alanlar, kenarları kırıklarla kesilmiş olduğu için önemli deprem alanlarıdır.
Doğu Anadolu’nun  deniz etkinliklerinden en az yararlanan kesimlerinden birisi olan Ağrı ilinde sert, kurak bir kara iklimi egemendir. Kışlar çok soğuk ve süreklidir;  yazlar vadi tabanlarından gündüzleri sıcak, yayla  kesimlerinde serindir. İlin merkezinde uzun yıllardır gözlem yapan meteoroloji istasyonunun kayıtlarına göre en soğuk ay ortalaması -10 °C, en sıcak ay ortalaması ise 21 °C’tır. İl merkezi Ağrı kenti, Türkiye’de günümüze kadar en düşük sıcaklığın görüldüğü yerdir; 13 Ocak 1940’ta  -43 °C, Ağrı il topraklarının yüksekliğine karşın, denizden uzaklığın  ve çevresini kuşatan dağların etkisiyle  Doğu Anadolu’nun en az yağış alan kesimlerinden biridir [yıllık yağış ortalaması Ağrı’da 529 mm, Doğubeyazıt’ta 306 mm], il merkezinde kar yağışlı günlerin sayısı 45, yerin karla örtülü olduğu günlerin sayısı 116’dır. Yağış azlığının sonucu olarak, Ağrı ili doğal bitki örtüsü bakımından yoksuldur. İlin en alçak kesimini oluşturan  Murat ırmağı kıyılarında, güneybatıdan kuzeydoğuya doğru Ağrı dağı eteklerine kadar uzanan geniş bir bozkır [step] görünüşlü alan vardır. Ormanlar  çok az yer tutar ve dağların çıplak sırtları ile vadi tabanlarında ki  yeşil görünüş tam bir çelişki oluşturur. Ama gerek  bazı eski belgeler, gerek bazı orman kalıntıları, günümüzde bozkır  görünüşünde olan bu alanların bir zamanlar ormanla kaplı olduğuna tanıklık etmektedirler. Söz gelimi,  Eleşkirt havzasının batısında yer alan dağların  güney yamaçlarında, 2 ooo m dolaylarında, sarıçamlardan oluşan orman kalıntılarına rastlanmaktadır. İlin kuzeydoğusunda küçük bir kesimin suları Sarısu tarafından toplanarak Türkiye sınırları dışında  Aras ırmağına ulaşır. İlin kuzeydoğu kesimi dışındaki  büyük bölümünün  sularıysa Murat ırmağında toplanır. Ağrı ilinin en önemli gölü  Balık gölüdür.  Çok yeni lav alanları içinde yer alan bu göl, Türkiye’nin en yüksek göllerinden biridir [deniz düzeyinden 2 241 m yüksekliktedir]. Bir vadinin ön bölümünün lavlarla tıkanması sonucunda oluşmuş bir “lav seti” gölü olan 34 km genişliğindeki  Balık gölü, doğa güzelliği açısından olduğu kadar, alabalıklar açısından da önem taşır.  Gölün güneydoğu ucundan çıkan  ayağı, Sarısu aracılığıyla Aras ırmağına ulaşır. Ağrı ilinde Balık gölünden başka bir kaç küçük göl daha vardır, [ Şeyhli gölü, Kurtkapanı gölü, Turna gölü, vb.].

Ağrı ilinin tarihçesi;

Eskiçağ da , Doğu Anadolu’da önemli bir devlet kurmuş olan Urartuların egemenliğinde olan Ağrı kentinin bulunduğu yöre, Urartulardan sonra Persler ve Bizanslılar arasında  bir kaç kez el değiştirdi. VIII. yy. ortalarında  Abbasilerin egemenliğine giren, 1054’de   ilk Türk akınlarının başladığı yöre, 1064’te Selçuklular tarafından fethedildi. Daha sonra İlhanlıların ve Timurluların saldırılarına uğrayan Ağrı yöresi, belirli aralıklarla Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinin, kısa bir süre de Safavilerin yönetiminde kaldı. 1548’te, İran seferi sonucunda Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı yönetim örgütünde Erzurum eyaletine bağlı Beyazıt [günümüzdeki Doğubeyazıt] sancağı içinde yer alan Ağrı yöresi, bu sancakla birlikte bazen Van, bazende Erzurum eyaletine bağlı kaldı. Bu sancağa bağlı olan ve günümüzdeki  kentin doğu kesiminde bulunan yerleşme, XIX. yy.  başlarında Şarbulat adlı çok küçük bir  köyken, 1828, 1855 ve 1877’de üç kez Rus işgalinde kaldı. XX.yy.  başlarında, İran karayolunun önem kazanmasıyla köy gelişmeye başlayıp, bir kasabaya dönüştü. Ama, Birinci Dünya Savaşı sırasında yeniden Rus işgaline  girip, 1917’de Rus Devriminin patlak vermesinden sonra  Rus birlikleri tarafından boşaltıldı.

Günümüzde Ağrı;

Birinci Dünya savaşındaki Rus işgalinden gerilemiş olarak çıkan Ağrı‘nın 1927’deki nüfusu 5. ooo’i bile bulmuyordu. Cumhuriyetin başlarında Karaköse adıyla Beyazıt iline bağlı bir ilçe merkezi olan Ağrı, 1927’de aynı adlı ilin merkezi olduktan sonra da, uzun süre gelişmedi ve nüfusu ancak 1950’de 10  000’i aşabildi. Daha sonraları gelişmeye başladı. Yakın yıllara kadar bir hayvan ve hayvan ürünleri ticaret merkezi olan Ağrı kenti, günümüzde Doğu Anadolu’nun çok önemli bir ticaret yolunun Gürbulak kapısından İran’a geçmesinden önceki kesiminde, önemli bir konaklama merkezine dönüşmüştür. Ayrıca bu yoldan  Ağrı’da   ayrılıp güneye yönelen bir yol da Erzurum’u Van’a bağlar. Bu yol kavşağı üstünde, doğudan batıya doğru hafifçe yükselen bir düzlükte, ağaçsız, çıplak görünüşlü bir çevrede kurulmuş olan kent, akasya ve söğüt ağaçları dikilerek teşillendirilmiştir.

Yazar: HAKANIM

Görüntüleme: 265 defa

Kategori: Genel, Genel Kültür

Yayınlanma Tarihi: 11 Kasım 2013

Cevap bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.